Rothenburg ob der Tauber, Almanya’nın Bavyera eyaletinde bulunan ve en iyi korunmuş Ortaçağ kasabalarından biridir. Romantik yol üzerinde bulunan bu masalsı kasaba, romantik yolun olmazsa olmaz noktalarından. Hatta romantik yol rotasındaki en güzel kasaba olarak da biliniyor. Biz de bu görüşe kesinlikle katılıyoruz.
Almanya’da birden fazla Rothenburg adında kasaba var. Bu nedenle ‘Rothenburg ob der Tauber’ olarak anılıyor burası. Yani Tauber nehrinin üzerindeki kırmızı kale. Yazımızın başında bunu özellikle belirtmek istiyoruz ki kazala navigasyonda yanlış yerleri seçip farklı Rothenburg’larda bulmayın kendinizi 🙂

Bu masalsı kasabaya adım atar atmaz film setinde gibi hissediyor insan kendisini. Surlarla, hendeklerle ve şirin evlerle dolu bu kasaba Ortaçağ dokusunu hiç kaybetmemiş. Tahmin edileceği üzere bu nedenle de fazla turist alan ve özellikle Asyalı turistlerin çok sevdiği bir yer. Şimdiden söyleyelim, kalabalığa hazır olun.
Rothenburg için bir tam gün ayırmanız fazlasıyla yeterli. Bir gün içinde bile birkaç kez turlayıp her yerden defalarca kasabanın merkezine bağlanabilirsiniz.

Biz Rothenburg’a ilk olarak Kasım ayında geldik. İlk gezimizdeki paylaşımlarımız o kadar beğenildi ve ‘Burası gerçek mi?’ diye soruldu ki, Haziran ayında ailelerimiz geldiğinde onları gezdirmek için tekrardan geldik. İlk gelişimizde Bayern bileti alarak tren ile Münih’ten yaklaşık üç saatte Rothenburg’a ulaştık. İkinci gelişimizde ise araba kiraladık ve yol yaklaşık 2,5 saat sürdü. Yani Rothenburg’da hiç konaklamadık. Eğer Almanya dışından geliyorsanız ve romantik yol üzerinde gezinize devam edecekseniz Rothenburg için bir gecelik konaklama ayarlayabilirsiniz.
Rothenburg’a Ulaşım:
Bavyera bölgesinden gelenler için en uygun seçenek Bayern bileti alıp trenle gelmek olacaktır. Bu bilet hem Bavyera şehirleri arasındaki trenlerde (ICE olarak geçen hızlı trenler hariç), hem de şehir içerisinde tren ve otobüs gibi toplu taşıma araçlarında geçerli. Bilet tek kişi için 25 Euro, eklenen her kişi için 7 Euro fazla ödüyorsunuz yani 5 kişi için 53 Euro veriyorsunuz. Detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
Almanya dışından ulaşacaklar için ise bilet fiyatlarına göre Münih, Stuttgart ya da Nürnberg havalimanlarından birine uçuşunuzu ayarlayabilirsiniz. Buralardan araba kiralayarak ya da tren alternatifi ile de Rothenburg’a ulaşım mümkün.
Rothenburg Gezilecek Yerler:
Rothenburg ordan oraya koşarak gezilecek Avrupa şehirleri gibi değil de yavaş yavaş her bir binaya bakarak ve sokaklarında tarihi hissederek gezilecek küçük bir kasaba. Bu nedenle siz de bizim gibi yürüyerek gezmeyi sevenlerdenseniz Rothenburg sizin için de güzel bir gezi noktası olacaktır.
Markt Meydanı:
Avrupa şehirlerinin klasik başlangıç noktası ‘Markt Meydanı’. Bir tarafta sivri çatılı ve renkleriyle görsel bir şölen sunan evler ve sokağa yayılmış keyif yapılası restoran ve kafeler, bir tarafta camekanlarıyla sizi büyüleyen şirin dükkanlar, diğer bir yanda ise gotik mimarisi ile benim kalbimi fetheden Rathaus yani belediye binası. Meydana girer girmez hangi tarafa bakıp da büyülensem acaba nerede fotoğraf çektirsem diye şaşırıyor insan.

Rathaus (Belediye Binası) ve Kulesi:
Hemen hemen her Avrupa şehrinde bulunan kulelerden Rothenburg’da da mevcut. Eğer bu güzel şehri yukarıdan görmek isterseniz belediye binasının tepesinde bulunan ve 220 basamaktan oluşan kuleye tırmanabilirsiniz. Nefes nefese kalsanız da yukarı çıkınca gördüğünüz manzaraya fazlasıyla değiyor.

Aslında bizim planımızda kuleye tırmanmak hiç yoktu. Tırmanış hikayemiz de oldukça komik. Ben şehirde tuvalet ararken Rathaus içerisinde bulacağımızı söylediler. Herkes önündeki geniş merdivenlerde dinlenirken ben tuvalet bulma sevdasına Rathaus’un katlarını tek tek gezmeye başladım. Sonunda tuvaleti bulamamış ama kuleye çıkan girişe ulaşmıştım. Belki kuleye çıkan merdivenlere doğru vardır diyip biraz daha çıktım ve artık o kadar çok çıkmıştım ki bari bu kadar çıktım gelmişken görmeden dönmeyeyim dedim ve kendimi kulenin tepesine attım.
İtiraf etmek gerekirse özellikle son çıkıştaki merdivenler baya dar ve korkutucu. Özellikle yükseklik korkusu olanlar kulenin tepesinde fazlaca korkabilir. Benim böyle bir korkum olmamasına rağmen o kadar çok rüzgar vardı ki betim benzim attı 🙂 Ama manzara çok güzeldi, telefonumu düşürmekten korksam da çıkarıp birkaç tane fotoğraf çekebildim. Ve sonra asağıya indim. Tabi bu sırada Aynur (kendisi kankim olur) ve Süleyman beni epeyce merak etmiş bir de betim benzim atık görünce iyice korktular 🙂 Sonrasında ben onları da çekeleyerek kuleye çıkardımmm. Çünkü manzara gerçekten çok güzeldi. Kulenin girişi 2 Euro, bizce gelmişken çıkmadan dönmeyin.
Noel Müzesi (Deutsches Weihnachtsmuseum):
Avrupa gezisi için en güzel zamanlardan biri tabi ki de Noel’dir. Noel marketler, ışıl ışıl sokaklar ve süslenmiş ağaçlar arasında kendini masal diyarında hisseder insan. İyi haber ise Rothenburg’da bunun için Noel’i beklemeye gerek yok. Gezinizi ne zaman planlamış olursanız olun Noel müzesi sizi hazır bir şekilde Noel ruhu için bekliyor.

Burası Noel müzesi ve dışında yer alan kocaman bir hediyelik dükkanından oluşuyor. İlk gittiğimizde Pazar günü olduğu için dükkanın büyük bir kısmı kapalıydı, bu nedenle 5 Euro verip müzeyi de gezdik. İkinci gittiğimizde ise dükkan açıktı ve fazlasıyla yetti. Tekrardan ailemizi müzeyi gezdirmeye gerek duymadık. Zaten ikinci gelişimizde emin olduk ki müze işin bahanesi, esas görülmesi gereken yer dükkan.
Çılgınca her gördüğüm şeyi beğenmiş olabilirim. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Bu bende nedense gizli gizli normalden çok fotoğraf çekme isteği yaratmış olabilir 🙂

Şehir Surları:
Şehri içeriden gezdiniz şimdi sıra 2,5 km uzunluğundaki surların içerisindeki yolu takip etmekte. Bu surlar zamanında şehri korumak için Ortaçağ şövalyeleri tarafından kullanılıyormuş. Surlara şehrin birçok noktasından giriş var. Herhangi birinden girip istediğiniz noktada inebilirsiniz. Şehir surları arasından geçerken hem şehrin içini hem de dışındaki yeşil alan ve hendekleri görebilirsiniz.

Gece Bekçileri (Rothenburg Nightwatchman):
Her akşam Markt Meydanındaki belediye binasının önünde ‘Gece Bekçisi Turu’ düzenleniyor. Elinde meşaleler ve baltasıyla gelen bir gece bekçisi size şehrin aydınlatılmış sokaklarında 1 saatlik bir Ortaçağ yürüyüşü yaptırıyor. Saat 20:00’de İngilizce, 21:30’da ise Almanca tur başlıyor. Kişi başı fiyatı 7 Euro, öğrencilere 3,5 Euro. Detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
Meşhur fotoğraf noktası Plönlein:
Rothenburg diye arattığınızda gördüğünüz bu iki yolun birbirine bağlandığı meşhur sokakta fotoğraf çekilmeden dönmek olmaz. Buranın ismi Plönlein diye geçiyor. Meydanda sırtınızı kiliseye dönüp aşağıya doğru yürüdüğünüzde buraya ulaşıyorsunuz. Zaten kalabalığa kendinizi bırakın oraya varırsınız 🙂 Boş fotoğraf çekilmek biraz zor olsa da bu güzel görüntünün keyfini çıkarabilirsiniz.

Kriminal Museum:
Ortaçağ’ın karanlık yüzünü merak ediyorsanız eğer işkence aletleri ve üç boyutlu canlandırmalar ile dolu Krimalmuseum’u ziyaret edebilirsiniz. Bizim ilgimizi çekmediği için gitmedik. Detaylı bilgi için tık tık.
Aziz Jakobs Kilisesi (St. Jakobskirche):
Yüksek pencereleri ve heybetli görünüşüyle şehri gezerken yol üzerinde bu kiliseye de uğramanızı tavsiye ederiz.

Rothenburg’da Yeme İçme:
Alman mutfağına bayılmadığımız için (daha doğrusu patates salatası ve sosisden başka bir mutfakları olmadığı düşünülürse haksız sayılmayız) Alman restorantı denemek yerine hızlıca bir dönercide karnımızı doyurduk. Ama Rothenburg’dan hiç önerimiz de yok değil.
Brot & Zeit:
Brot & Zeit fırın kafe tarzında bir mekan. Burada kahve molası verebilirsiniz. Biz burada yediğimiz her şeyi çok beğendik. Özellikle kruvasanları ve sandviçleri çok lezzetliydi. Fiyatları da gayet uygundu.

Eiscafe D’lsep:
Dondurma yemek için internetten en çok oy alan bu mekanı denedik ama hiç beğenmedik. Bu nedenle önermiyoruz.
Rothenburg şirin mi şirin kendini fazlasıyla sevdiren bir kasaba. Önerimiz buraya bahar ya da yaz aylarında gelmeniz ve rahat rahat yürüyerek gezmeniz.
Sonraki yazılarda görüşmek üzere.