İlk kitap önerilerimi paylaşacağım yazımla karşınızdayım 🙂
Aynı anda birkaç kitabı birden okuyan, evde okunmayı bekleyen onlarca kitabı olup hala kitap siparişleri vermeye devam edenler, bir kitabı şöyle yaza çize okuyup sonra tekrar okunması gereken kitaplar köşesine ayıranlar, kitapçıya girip saatlerce kendilerini kaybedenler burada mı? Eğer bunlardan birkaç tanesine evet dediyseniz siz de benim gibi tam bir kitap kurdusunuz demektir. Bence açgözlülük kelimesinin en çok yakıştığı yer burası; kitaplar söz konusu olunca tam bir açgözlüyüm 🙂
Benim için kitap önerisi yazısı yazmak hem çok kolay hem de biraz zor. Çünkü buraya bir sürü kitap listeleyebilirim. Ama bu yazımda 3 kitap ile başlayacağım.
İlk önerim Eckhart Tolle’den Şimdi’nin Gücü. Eğer farkındalıkla ilgili tek bir kitap okuyacağım bana ne önerirsin diye sorsaydınız, kesinlikle ‘Şimdi’nin Gücü’ derdim.

Yeni dönem ruhani öğretmenleri arasında anılan Eckhart Tolle, sürekli geçmişin keşkeleri ile uğraşan, geleceğin belirsizliği ile kendini yoran zihnimizin çoğu zaman mutsuzluğumuzun ana kaynağı olduğunu gösterip, nasıl anda kalabileceğimizi anlatıyor.
Biraz Eckhart Tolle ile ilgili de bilgi vermek istiyorum. Zor bir çocukluk geçiren Eckhart Tolle’ un, gençliği de depresyonlarla dolu. En son 29 yaşında girdiği ağır bir depresyon sırasında yaşadığı bir anı şöyle anlatıyor;
“Artık kendimle yaşayamıyordum. Birden, çok çarpıcı bir şey fark ettim. Peki, ben kendimle yaşayamıyorsam, kendiyle yaşayamayan bu içimdeki kim? Peki “kendi” dediğim şey kim?”
“İşte o anda derin bir boşluğa düştüm. Ve o andan itibaren, şimdi anlıyorum ki, tüm ağırlığı ve sorunlarıyla pişmanlık dolu geçmişle, korkulası gelecek arasında yaşayan bu zihnimin ürettiği “kendim” tamamen çöktü ve yok oldu. Ertesi sabah uyandığımda, her şey çok huzurluydu. Çünkü artık o ‘kendi’ dediğim şey yoktu. Sadece var olmak, sadece hayatı izlemek ve gözlemlemek vardı.”
Sonrasında tüm yaşamını bu farkındalıkla geçiriyor ve 1997 yılında ‘Şimdi’nin Gücü’ kitabı yayınlanıyor. Bu önerimi kitaptan çok sevdiğim bir bölümü yazarak bitirmek istiyorum.
“Siz beklemeyi alışkanlık haline mi getirdiniz? Yaşamınızın ne kadarını bekleyerek harcıyorsunuz? Benim “küçük ölçek bekleme” dediğim şey postanede kuyrukta beklemek, trafik sıkıştığında, havalimanında beklemek ya da bir işin bitmesini vs. beklemektir. “Büyük ölçekte bekleme” ise bir sonraki tatili, daha iyi bir işi, çocukların büyümelerini, gerçekten anlamlı bir ilişkiyi, başarıyı, para kazanmayı, önemli olmayı beklemektir. İnsanların tüm yaşamlarını yaşamaya başlamayı bekleyerek geçirmeleri az görülen bir şey değildir. Beklemek zihinsel bir haldir. Bu sizin geleceği istediğiniz, şimdiyi istemediğiniz anlamına gelir. Bu da şimdiyi yitirmenize yol açar. Beklemekten kurtulun, şimdiki ana girin. Sadece olun ve olmanın tadını çıkarın.”
Ve ikinci önerim Paulo Coelho’dan Şeytan ve Genç Kadın. Paulo Coelho’yu herkes Simyacı kitabı ile bilir. Paulo Coelho’nun iyi ile kötünün savaşını anlattığı Şeytan ve Genç Kadın romanını okurken kesinlikle iyi ve kötü hakkındaki yargılarınızı tekrar tekrar sorgulayacak ve akıcı hikayesinde kendinizi kaybedeceksiniz.

Gene kitaptan güzel bir alıntı yapmak istiyorum:
“Leonardo da Vinci “Son Akşam Yemeği” isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaşır. İyiyi İsa’nın bedeninde, kötüyü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir edecektir. Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başlar. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark eder. Onu poz vermesi için atölyesine davet eder ve sayısız taslak ve eskizden sonra resminin o bölümünü tamamlar.
Aradan 3 yıl geçer. “Son Akşam Yemeği” neredeyse tamamlanmıştır, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştır. Leonardo’nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başlar. Günlerce aradıktan sonra Leonardo, vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam bulur. Paçavralar içindeki bu adam alkolden dolayı kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmış yatıyordur. Leonardo, yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını ister. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştır.
Kiliseye varınca yardımcılar adamı zor da olsa ayağa dikerler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştır. Leonardo, adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçer. Leonardo, işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açar ve bu harika duvar resmini görür. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle der:
“Ben bu resmi daha önce gördüm.”
“Ne zaman diye sorar” Leonardo da Vinci. O da şaşırmıştır.
“Üç yıl önce” der adam. “Elimde ve avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti.” diye bitirir.
W. Shakespeare’ in de dediği gibi;
“İyi ve kötünün yüzü aynıdır. Her şey insanın yoluna ne zaman çıktığına bağlıdır.”
Ve bu yazının son önerisi; Judith Malika Liberman’dan Masal Terapi.
Yazar kitabın başında bu kitabı nasıl okumamızı istediğini de yazıyor ve diyor ki;
“Bu, başından sonuna kadar okuyup bitireceğin bir kitap değil. Bu kitabı kafana takılan bir soru olduğunda başvurduğun bir bilge öğretmen gibi gör.”

Yazarın da dediği gibi tam bir başucu kitabı. Bu kitabı hatta kitaplığa bile yerleştirme. Masanın üzerinde ortalarda bir yerlerde kalsın. Ne zaman canın sıkıldı, arada kaldın, önce birkaç derin nefes al, sonra soruna odaklan ve içinden geçen bir sayfayı çevir. Daha sonra o sayfanın ait olduğu masalı okumayı başla. O masal belki de sorunla ilgili sana bir yol gösteriyordur. Neden olmasın?
Masal seviyor musunuz diye sormayacağım. Masalları kim sevmez ki? Ama eminim ki bu kitabı ayrı bir sevecek ve başucunuzdan ayırmayacaksınız. Hatta size dert anlatıp danışan arkadaşlarınıza bile uzatabilirsiniz. Çevir ve oku 🙂
Şimdilik önerilerim bu kadar. Bu kitaplardan okuduklarınız varsa fikirlerinizi yorumlarda yazarsanız çok sevinirim.
Ve sizin de bizim için kitap önerileriniz varsa gene yoruma bekliyorum.
Sonraki yazılarda görüşmek üzere 🙂