Hemen hemen herkes hayatının bir döneminde zayıflamak, daha güzel ve enerjik bir vücuda, parlak ve sağlıklı bir cilde sahip olmak istemiştir. Aslında formül basit: düzenli spor, sağlıklı beslenme, bol su ve stressiz yaşam.
Söylemesi ne kadar da kolay. Hepimizin bildiği ama uygulaması zor şeyler. Çoğu zaman başlansa bile devamlılığı sağlamak ve bunu işkence olarak görmekten çıkarıp yaşam tarzı haline getirmek zor.
Yogayla 4 yıl önce tanıştım, sanırım 2 yıldır aralıksız yapıyorum. Bunun yanında bolca hareket ettiğimi, mümkün olduğunca paketli gıdalardan ve rafine şekerden uzak durduğumu söyleyebilirim.
Önceleri tatlısız bir gün bile hayal edemezdim. İtiraf etmek gerekirse özellikle rengarenk jelibonların hastasıydım. Peki daha sağlıklı bir yaşam için bu alışkanlıkları kazanmamda bana neler faydalı oldu? Kısaca bende işe yarayan ve beni motive eden dört şeyi anlatmak istiyorum.
- Her şeyden önce sporu, hayal ettiğin bedene kavuşmak için yapmak zorunda olduğun bir işkence olarak görmekten vazgeç! Osho, “Beden ile Zihni Dengelemek” kitabında diyor ki ‘Bedenin nasıl olması gerektiği konusunda belli bir fikre saplandıysan mutsuz olursun. Bedenini sev, kabullen ve keyfini çıkar. Onu sevmeye başlarsan değiştiğini göreceksin, çünkü kişi bedenini severse ona iyi bakmaya başlar. Onu seversen içine lüzumsuz yiyecekler sıkıştırmazsın, bedenini dinler isteklerine kulak verirsin.’ Aslında işin özü bu değil mi? Önce bedenini sevip, minnettar olmak. Ona iyi bakmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli spor sonrasında kendiliğinden gelecek.

- Spor alışkanlığı benim için çok zor olmadı ama rafine şekerden uzak durmak en zor olandı hala da öyle. Bu konuda beni en çok etkileyen ‘That Sugar’ belgeseli oldu. Belgeselden sonra iki ay ağzıma hiç şeker sürmedim. Hala yoldan çıktığım zamanlar açar izlerim. Bu nedenle herkese bu belgeseli izlemesini öneririm. Günümüzde, şekerin nasıl masum görünen gıdaların bile içerisinde olduğunu ve bağımlılık yaptığını anlatıyor ve vücudumuz üzerindeki etkilerini çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Bununla birlikte tabi ki kaçamaklar yapıyorum ama önemli olan bunların sıklığı. Genelde canım çok tatlı istediğinde meyve ve hurma ile bastırmaya çalışıyorum.

- Evde sporumu ve meditasyonumu yaptığım bir alan belirledim ve matımı oraya serdim. Artık matım hep orada serili ve ne zaman ihtiyacım olsa hazır bir durumda beni bekliyor. Bazen gerçekten matı sermeye dahi üşendiğimiz zamanlar olabiliyor. Bu nedenle matı ya da tüm spor eşyalarını kullanıma hazır halde bir yerde bulundurmak ve yaşadığın ortamda kendine bu alanı yaratmak fazlasıyla motive edici.

- Hafta başı o hafta için planlarımı yapıyorum. Buna hangi gün saat kaçta spor yapacağım da dahil. Bu şekilde bir planlama, gündelik işler peşinde koşarken kendimi kaybetmemin de önüne geçiyor. Kendime ayıracağım zamanlar çoktan belli, diğer planlarımı da buna göre yapıyorum.
Kısaca benim için en faydalı olan şeyler bunlardı. Umarım size de faydası olur.
Yazımı Jim Rohn’un çok bilindik bir sözüyle bitiriyorum:
‘Vücudunuza iyi bakın. Çünkü yaşamak zorunda olduğunuz tek yer orası.’
Sevgiler,
Tuğba